İstanbul Depreminin Nedeni: ABD Gemisi İddiaları Yalanlandı

24.04.2025 16:49

İstanbul Depreminin Nedeni: ABD Gemisi İddiaları Yalanlandı

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), sosyal medyada yayılan 'İstanbul'daki depreme ABD gemisi neden oldu' iddialarını yalanladı. DMM, bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti. Açıklamada, 'Depreme Boğaz'daki ABD gemisi neden oldu' ve 'HAARP sistemi ile deprem tetiklendi' gibi iddiaların bilimsel bir temeli olmadığı ifade edildi.

Açıklamada, iddialara konu olan fotoğrafların, Amerika Birleşik Devletleri Donanması'na ait Arleigh Burke sınıfı USS Nitze gemisine ait olduğu ve bu fotoğrafların 2023 yılında kaydedildiği tespit edildi. Ayrıca, bahse konu geminin yakın bir zamanda denizlerde herhangi bir faaliyet icra etmediği vurgulandı.

Depremlerin Oluşum Süreci

Depremler, yer kabuğundaki fay hatlarında biriken enerjinin aniden açığa çıkmasıyla meydana gelir. DMM, fayın belli bir noktasında artan gerilimin, fayın iki tarafındaki blokları harekete geçirecek düzeye ulaşması halinde kırılmanın gerçekleştiğini açıkladı. Bu süreç, doğanın kendi dinamikleriyle şekillenir ve insan müdahalesiyle değiştirilemez.

Açıklamada, biriken enerjinin serbest kalarak sismik dalgalar şeklinde yayıldığı belirtildi. Depremler, doğrudan yer kabuğundaki doğal süreçlerin çok büyük jeolojik kuvvetlerin sonucudur. Bu nedenle, depremlerin oluşumunda insan yapımı faktörlerin etkisi yoktur.

HAARP ve Bilimsel Gerçekler

Yüksek Frekanslı Etkin Kutup Işıkları Araştırma Programı (HAARP), yüksek frekanslı radyo dalgaları kullanarak iyonosferi incelemek amacıyla kurulmuş bir araştırma programıdır. DMM, mevcut bilimsel verilerin, bir gemi veya HAARP sisteminin depremlere neden olacak kadar büyük bir enerji üretmesinin mümkün olmadığını gösterdiğini belirtti.

Ayrıca, açıklamada, dayanağı bulunmayan asılsız komplo teorilerine itibar edilmemesi gerektiği vurgulandı. Bilim dünyasının genel görüşü, depremlerin doğal süreçlerin bir sonucu olduğunu ve insan yapımı faktörlerin bu süreçleri etkilemediğini ortaya koymaktadır.